Posts

biten şeylerin ardından

Zaman akıp gidiyor hızla, ne çabuk geçiyor aylar Kulağımın göğüs kafesinde duyduğu hızda: Kalbinin ritmi gibi, nefesinin usul usul saçlarımı okşadığı esnada... Gözlerimin baktığı bir insan değil yalnızca Bir varoluş başlı başına, Büyük bir heyecan macera romanında! Küçük çocukların gözleri fal taşı gibi açılıyor zira Gülüşlerine ve hatta bakışlarına... O kadar saf ve temiz işte yanaklarındaki gamzeler! Ve Da Vinci kadar da detaycı sanki Gözlerinin çevresinde gülünce oluşan O ince çizgiler... Şimdi ayrı kalmakmış aşk yolunda bize kader Tuz dedik biber dedik ama Ne gönül kaldırabildi hasreti bir saniye Ne de amansız hapseden dumanları, bu ciğer...

sonun başlangıcı

Acemi şairlerin hayatında Eski şiirleri vardır, bir de yeni şiirleri Önce yağmurlu havalarda kalplerinin tam üstüne oturmuş bir hüzünle başlar bu dürtü Ellerine kağıt ve kalem alır, yazmaya başlarlar... Hüzün nefrete dönüşene kadar yazar bu insanlar Sonra bırakırlar, zira artık basit bir kağıt ve kalemle aşılabilen duygular değildir bunlar. Ümit ararlar bir yerlerde Şiirlerinden gelen intihar kokusunu ortadan kaldırmak için... Tam da öyledir, bir tütsü yakmak içindir Bu arayışlar... '' Her tütsüyle bitmeyen kokular '' Doğru karışımlardan elde edilirmiş, her duyuya hitap etmezmiş tütsüler Bir gün biri girermiş genellikle hayatlarına İşte o andan itibaren ciltlenmeye değermiş yeni yazılan şiirler... Aniden duyguları kağıt ararmış mutluluktan Senelerce huzuru kağıda dökmek için bekleyen eller Amaçlarına ulaşırlarmış o güne kadar toprak dolmazsa vücutlarına Doladabilirmiş elbet, Gerçekleşirse dedikleri, Sayın Turgut Uyar'ın : '' Herkesin yüzün...

kurtuluş

Üzerimdeki baskı giderek artıyor Nefesim kesiliyor Her defasında daha güzel hatalar yapıyoruz, baksana Çok bir şeyimiz yok; ne zenginiz ne de güzel. Fakat siyah bize hep yakışıyordu değil mi? Bu dövüş giderek daha da zorlaşacak Fakat gardımı kolluyorum, eminim, bu da  bitecek. Her dövüş biter, kaybeden ben olsam da Ama hiçbir şey daha da dibe düşürmez beni zaten, değil mi? Daha fazla anlam aramak beni mutlu etmiyor, Haydi genç ruhum, koş! Burası asla senin evin olmadı, buraya ait değildin Koş, kaç, kurtar kendini! Hiçbir yardım seni bu boşluktan çıkarmayacak Ümidini bir çöpün kenarına koymayı unutma burayı terk ederken; Bu şehir seni hiçbir zaman önemsemedi, bu yabancı insanlar da. Artık sana ait olanı geri alma zamanı geldi Onların gökyüzü her zaman cehennem senin için Şimdi koş hayatın için genç ruhum, koş!

sevdim

Ben geldim, buradayım artık, yanındayım. Dertlerimi yanıma almadan geldim bu defa. Onları yok ettim ki, seni tekrar terk etmeyeyim. İçimdeki fırtınaları dindirdim şimdi. Karşındayım. Sadece seni görmeye geldim, aklımı kaybedecek kadar özledim bu defa. Kimse inanmadı, benim birini bu kadar seveceğime. Ne yapabilirdim ki? Gönlüm sadece burada huzurunu buluyordu. Aklımda senden başka kimse yoktu. Seni izlerken o kadar kayboluyordum ki düşüncelerde, kendimi senden uzakta hayal edemiyordum. Şimdi beni dinleyenler, nasıl anlasınlar kalbimi? Herkes aşkını bulup güzel hayatlar kurmak istemiştir, değil mi? Ben de aşkımı buldum. Sadakatsiz insanlar yüzünden terk edilip aldatılanlar, seni sevmenin aptalca olduğunu düşünüyorlar. Halbuki onlar değil mi aptal olanlar? Aslında tek isteğim herkesin senin benim için ne ifade ettiğini bilmesi. Neden konu sen olunca bu kadar alıngan olduğumu ve nasıl seni bu kadar sevebildiğimi herkesin görmesi. Beni senden koparamayacaklarını... Karadeniz...

yabancı

Öyle anlar oluyor ki hayatımda, karşıma çıkan her canlıdan irkilmeme sebep oluyor. Rüzgarın yarattığı en ufak bir hareket içimi titretiyor. Bir nefes büyük bir orkestra kadar gürültülü geliyor kulaklarıma. Sabahları camdan baktığımda hiç bilmediğim ve yaşamadığım bir dünyaya uyanmış gibi hissediyorum. Kaçmak istiyorum, kendi ruhumu terk etmek istiyorum.

huzur

herkes terk etse beni yalnızlığımı tarif edecek şair bulamasam terkedilmişliğimi anlatacak bir şarkı bulamasam

uzaklar

Mesafeler mi engeldi mutluluğuma, bilmiyorum. Uzakları mı seviyordum hep? Bu yüzden miydi kalbim bir şeylere dayanamayınca uzaklara dalıp gitmem? Yoksa ben mi sevgiye yabancı kalmıştım bunca yıl sonra? Belki de hayatımın anlamı da sevdiğim her şeyi uzağımda tutmamda gizliydi... Belki de kişiliğimi oluşturan şey hasret çekmekti.